Uranüs‘ü çok seviyorum ve fakat sevdiğim kadar da çekiniyorum. Aniden gelen bilginin, aydınlanmanın ve özgürleşmenin gezegeni Uranüs neler getirir, anlatayım efendim..

Uranüs Etkisi

Uranüs etkisini doğru anlatmak için sizi yaşanmış bir olayın kahramanıyla tanıştıracağım: onun adı Kaplan, 2 haftalık yavru kangal köpeği, sevimli mi sevimli bir şey; küçücük patileriyle ayakta duracak gücü dahi yok. Kaplan’ın gözleri henüz tam göremiyor ama annesinin kokusu ona güven veriyor, dokunuşlarında huzur buluyor. Kaplan 1 aylık olduğunda gözleri açılmaya başlıyor, doğduğu günden beri kendini koruyup kollayan annesini görüyor, 5 tane kardeşi olduğunun farkına varıyor. Artık ayakta durabiliyor, paytak adımlarıyla sağa sola yürümeye başlıyor. Kaplan annesinin koruması altında büyüyor. 1 yıl sonra, Anadolu’nun kadim/mistik ruhunu temsil eden ikonların en güzeli olan kangal köpeklerinin kusursuz bir temsilcisi olacak. Eşsiz zekası, asil ve onurlu karakteri, sırım gibi vücudu ile Anadolu’nun on binlerce yıllık geçmişini tek başına temsil edecek. O yetişkin bir kangal olacak, görenleri kendine hayran bırakacak. Ama öyle olmuyor! Kaplan’ın annesinin sahibi Yaşar, Kaplan’ı ve 4 kardeşini annesinin kucağından alıp arkadaşlarına veriyor. Kaplan’ın annesi, oğullarının tamamının kendisinden alınmasıyla büyük bir keder yaşıyor, 6 yavrusu içinde tek kızının kendisinden alınmamış olmasıyla yetiniyor. Kaplan’ın yeni sahibi, empati yoksunu bir serseri; ezik ruhunun yaralarını kapatmak için, Kaplan’ı agresif ve saldırgan bir kangal olarak büyütmeye kararlı. Bu nedenle, daha ilk günden onu karanlık bir odaya koyuyor ve 1 yıl boyunca ara sıra içeri süzülen ışık huzmeleri dışında gün yüzü görmesini engelliyor. Kaplan, annesinin minicik yavrusu, o sevimli kangal yavrusu, aylarca karanlık bir odada, tek başına, tam 1 yıl kalıyor. Sosyal ve dost canlısı doğasını yaşayamadan büyümek zorunda kalan, hayat dolu enerjisini harcayacak bir yer bulamayan, ve artık görenleri ürkütecek kadar iri cüsseli, kocaman bir kangal köpeği oluyor. Kaplan’ı karanlığa ve yalnızlığa hapseden serseri, yüzlerce dekarlık bir platoda tarım ve hayvancılık yaparak geçimini sağlayan ailenin en küçük oğlu. Güzel bir çiftlik evinde yaşıyorlar. 200 den fazla koyun, 54 inek, 2 kısrak, 3 çoban köpeği, 2 çatalburun av köpeği ve sayısını kimsenin bilmediği kadar çok tavuk ve ördekleri var. Çiftliğin uzak bir ucunda, 1 dekar büyüklüğünde tellerle çevreli bir alan var. Bu alanın içinde ise 50 metrekarelik penceresiz, iç içe 2 odadan oluşan bir ahır var, ki burası 1 yıldır Kaplan’ın eviydi. Fakat Kaplan’ın kaderi değişmek üzere çünkü güneşli bir Mayıs günü, yaşadığı ahırın kapıları açılıyor ve gözünü kamaştıran gün ışığı her yanı kaplıyor. Kaplan’ın gözleri 1 saat boyunca hiç bir şey göremiyor, içi korku ve heyecanla doluyor. Sonra yavaş yavaş duyuları düzeliyor, huzursuz adımlarla ışığa doğru yürümeye başlıyor. Ahırın dışına çıktığında, yeni dünyasının gözlerini kamaştıran ışığında, hareketli ve canlı bir dünya buluyor. Farklı kokular, temiz hava, koşuşturan tavuklar, otlanan atlar, başka köpekler, insanlar, gürültüyle çalışan traktörler…Daha önce boğuk duyduğu sesler net, silik gün ışığı pırıl pırıl, hafiften gelen kokular çok ama çok güçlü… Kaplan, kapıları birden açılan yepyeni dünyasının heyecanıyla bir oraya bir buraya koşturuyor. Bir heyecan fırtınasının içinde sanki, yerinde duramıyor. Artık hiçbir güç, onu eski karanlık dünyasına hapsedemeyecek…Kaplan, aydınlık ve hareketli, kıpır kıpır yeni bir dünya keşfetti! Uranüs, Kaplan’ın gün yüzüne çıktığı anı temsil eden gezegendir. Bilinç altımızı özgür kılar, aydınlığıyla gözlerimizi kamaştırır, aniden getirdiği yeni bilgi ve enerjiyle, eski hayatımızdan ve bakış açımızdan uzaklaşmamıza neden olur. Eski hayatımız ve görüşlerimiz sıkıcı ve sınırlayıcı gelir. Tıpkı Kaplan gibi, yıllardır karanlık bir odaya hapsedilmişiz de birden salıverilmişiz gibi hissettirir. Bu yönüyle Uranüs, hareket enerjisiyle dolup taşmamıza, yeni durumun coşkusuyla yerimizde duramayacak kadar heyecanlı ve huzursuz olmamıza; eski hayatımızı, düşünce ve görüşlerimizi reddetmemize neden olur. Uranüs, hayatımızın hangi alanını etkilediğine göre olumlu ya da olumsuz olabilir. Bu nedenle “hem seviyorum hem çekiniyorum” dedim, Uranüs’ün özgür kılan coşkun enerjisi, eski hayatımızı elimizin tersiyle itmemize neden olur ve bazen sevdiklerimiz de buna dahildir.

Uranüs Gerilemesi/Retrosu

Kaplan’ın esir hayatı sona erdi, artık karanlığın yerini aydınlık aldı; yalnızlık gitti, türlü türlü canlılarla dolu bir dünya geldi. Bu yeni dünyanın gerçekleri, artık Kaplan’ın da gerçekleri oldu ve bu dünyaya dahil olmak için can atayor fakat hala tel örgülerin ardında yaşamaya mahkum. Uranüs gerilemesi, Kaplan’ın tel örgülerin ardına çıkmak, yeni dünyanın/gerçekliğin bir parçası olmak istemesine neden olur. Bu nedenle, Uranüs gerilemesi sırasında, Uranüs’le birlikte gelen bilgiye/enerjiye alışır ve onu kabulleniriz; bu bilgiyi hayatımızın parçası veya gerçekliği yapmak isteriz. Uranüs gerilemesinin/retrosunun burcunuza göre etkisini gerileme süreçleri sırasında mutlaka anlatacağım. Burcuna Göre okurlarının bu ayrıcalığa sahip olması lazım 🙂 Sevgiler.]]>